YILAN DİRİLTEN MADENSUYU

Leave a comment

Bitlis’in Zeydan Mahallesinde, Mutki yolu üzerindedir. Kaynaktan çıkan su miktarı saniyede 0.4 lt’dir. 14°C sıcaklıktaki bu su içme şeklinde kullanıldığında hazmı kolaylaştırmaktadır. Maden suyundan banyo uygulamalarıyla da yararlanılmaktadır.

Kaplıcalar Yönetmeliğine göre T.C. Sağlık Bakanlığı’ndan Kaplıca İşletme İzni alan Bitlis Kaplıca Tesisleri hakkında bilgi almak için tıklayınız.

KAPLICA TEDAVİSİ SIRASINDA BESLENME

Leave a comment

Kaplıca tedavileri sırasında alınacak besinlere özen gösterilmesi gerekmektedir. Sıcak su banyolarına tok karnına girmek sakıncalıdır. Banyolar, kesinlikle sabahları aç karnına ya da hafif bir kahvaltıdan bir saat sonra veya akşamları yemekten iki saat önce alınmalıdır. Ağır hamur tatlılardan uzak durmalı, yağsız ızgara, sebze, meyve ve haşlamalar yenilmelidir. Sıvı ihtiyacını maden sularından veya normal içme suyundan karşılamakta yarar vardır. Gazlı içeceklerden kaçınılmalıdır.Kaplıca tedavisinin yararını arttırmak için diyetisyenler tarafından düzenlenecek diyet uygulamalarının yapılması başarı sağlamaktadır. Hastanın durumu ve hastalığın seyrine uygun diyet düzenlemeleri doktor denetiminde ve diyetisyen doktorlar tarafından yapılmalı ve denetlenmelidir

KAPLICADA BAĞIRSAK HASTALIKLARI TEDAVİSİ

Leave a comment

KAPLICADA BAĞIRSAK HASTALIKLARI TEDAVİSİ

Bağırsak genişlemeleri ve bağırsak tembelliklerinden oluşan rahatsızlıklarda sodalı magnezyumlu maden suları kullanılır. Bağırsak ameliyatlarının sonunda görülen hazımsızlık ve ağrılarda radyoaktif az mineralli sular kullanılır.Kronik bağırsak nezlesi, bağırsak gazları, hazımsızlık ve kronik kabızlıklarda ise; hidrokarbonatlı, sülfatlı sulardan faydalanılır.

Uyarı :Bağırsaklarında tümörü olanlar kaplıcaya gidemezler. Her kaplıcanın özelliğine göre bir faydalanma biçimi vardır. Kiminin suyu içilirken kimi ile banyo yapılır, bir diğerinin çamur veya buharından yararlanılır. Doktora danışmadan, kulaktan dolma bilgi ile kaplıcaya gitmemek gerekir. Hangi kaplıcanın hastalığınıza iyi geleceğine, ne kadar müddetle faydalanacağınıza ancak doktor karar vermelidir. Günde kaç defa, ne zaman ve ne miktarda kür uygulanacağı yine doktor tarafından tavsiye edilmiş olmalıdır.
Kaynak : http://afacantermalotel.tripod.com/hastalik/bagirsak.htm

Not : Kaplıca Yönetmeliğine göre T.C. sağlık Bakanlığından Kaplıca İşletme İzni Alanların listesi illere göre düzenlenmiş ve bu tesislerde hangi hastalıkların tedavi olabileceği (Endikasyonu) belirtilmiştir. Sağlık Bakanlığından ruhsatlı tesisler ile bu tesislerde hangi hastalıkların tedavi edilebileceği hakkında bilgi almak için lütfen sağdaki İlleri tıklayınız. Örneğin Çanakkale İlindeki Ruhsatlı Kaplıca Tesisleri ve bu tesislerde tedavi edilebilecek hastalıklar hakkında bilgi almak için “Çanakkale Kaplıca Tesisleri “ni tıklayınız.

ANKARA MADEN SULARI

Leave a comment

Başkent Ankara, kaplıca sularının yanı sıra Kızılcahamam ve Beypazarı’ndaki maden sularıyla da önemli bir kaynağa sahiptir. Kızılcahamam’a 4 kilometre uzaklıkta Acısu deresi çıkan bu maden suyu, özel bir şirket tarafından kurulan fabrikada şişeleniyor. Günlük 50 bin şişe kapasiteli fabrikada üretilen maden suları, Türkiye’nin değişik yerlerinde satışa sunuluyor. Beypazarı’nda çıkan ve özel bir firmaca değerlendirilen ilçenin maden suyu yurt içi ve yurt dışına pazarlanıyor. İlçedeki maden suyu tesislerinin yılda 147 milyon şişe kapasiteli olduğu bildirildi.

BANYO KÜRLERİ

Leave a comment

BANYO KÜRLERİ Merkezi ve periferik kronik inflamatuar hastalıklar, Omurga hastalıkları, Travmatik lezyonlar, Spastik paraliziler, Nöro ve myopatiler, Vasküler nörolojik hastalıklar, İnme rehabilitasyonu, Nöro-vejetatif distoni, Dejeneratif eklem hastalıkları, Yumuşak doku romatizmaları, Bazı inflamatuar romatizmal hastalıklar (örneğin Ankilozan Spondilit, Romatoid Artrit), Ortopedik girişimler sonrası, Travmalar sonrası, Kalp-Dolaşım Sistemi Hastalıkları gibi konularda kaplıca banyoları olumlu sonuçlar sağlamaktadır.İnsan vücudununkine yakın, 35-38°C aralığında sıcaklığa sahip olan maden suları ile yapılır. Genelde önerilen belli zaman aralıklarında termal su ile dolu bir banyo küvetine veya havuza girilerek gerçekleştirilir. Tüm vücut ile yapılan küre tam banyo, yarı beline kadar suya girilerek uygulanan türüne yarım banyo ve su kaynağının zengin olduğu merkezlerde duş mekanizması aracılığı ile uygulanan türüne duş banyosu adı verilir.Kaplıca tedavisi en başta kaplıca suyunun kullanılmasına dayanmaktadır. Buna bilimsel tıpta banyo tedavisi denmektedir. Sonuçta kaplıca suyuna farklı sıcaklıklarda, farklı ortamlarda küvet olsun, lokal uygulamalar olsun ya da havuz olsun vücudun suya girmesi biçiminde, banyo olarak uygulanması en yaygın kullanımdır.Kaplıca tedavisine özgü balneoterapi yöntemleri arasında en sık kullanılan banyo uygulamaları; hemodilüsyon, diürezis, antiinfila-masyon, eklem ve kaslarda relaksasyon, antialji gibi bir dizi etkisi kanıtlanmıştır. Bu etkilerden banyonun (kaplıca suyunun) mekanik ve termik mekanizmaları sorumlu tutulmuştur. Oysa, kaplıca tedavisinde banyo kürlerinde kullanılan termo-mineral suların kimyasal bileşimleri de gösterilen etkilerin gelişmesinde rol oynamaktadır.Kaplıcada banyo suyunun sıcaklık derecesi de tedavinin önemli faktörlerinden biridir. Genel olarak, banyo suyunun sıcaklık derecesi vücut hararetinde, 36ºC-38ºC bulunması gerekir. Ancak su ne kadar sıcaksa o kadar faydalıdır inancı yaygındır. Yanlış olan bu görüş yüzünden, sıcak sularda haşlananlar pek çoktur. Sıcaklık 38ºC-40ºC dereceyi geçmemelidir. Ayrıca, alışkanlıklar, vücut örtüsündeki yağ tabakasının kalınlığı, kan dolaşımının normal olup olmadığı da kişinin sıcaklığa karşı göstereceği tepkiyi etkiler.Sıcak su banyolarına tok karnına girmek sakıncalıdır. Banyolar, kesinlikle sabahları aç karnına ya da hafif bir kahvaltıdan bir saat sonra veya akşamları yemekten iki saat önce alınmalıdır. Ağır hamur tatlılardan uzak durmalı, yağsız ızgara, sebze, meyve ve haşlamalar yenilmelidir. Sıvı ihtiyacını maden sularından veya normal içme suyundan karşılamakta yarar vardır. Gazlı içeceklerden kaçınılmalıdır.Günde en çok iki banyo tercih edilmelidir. Banyo sayısı haftada 4-7 gün arasında değişebilir. Kürler günlük veya günaşırı yapılır. Günlük kürlerde haftada bir gün ara verilir. Banyo süresi ortalama banyo süresi 5-25 dakika olarak belirlenir. Süre başlangıçta az tutulur, giderek artırılır. Tercihen bazı sularda 30-40 dakikaya kadar uzatılabilir. Kürde toplam banyo sayısı ortalama 15-21 olmalıdır. Banyo kürünün süresi en az 2, en çok 6 hafta sürer. Gerekli faydayı sağlamak için 3 haftalık bir tedavi ve en az 21 banyo önerilmektedir.Birinci banyo kahvaltıdan önce aç karnına veya kahvaltıdan 1 saat sonra, ikinci banyo akşam yemeğinden 2 saat önce alınması halinde azami derece fayda sağlanır. Banyoda kalma süresi ilk gün 10 dakika, sonrakilerde ise hastanın bünyesine ve hastalığa göre, 12-20 dakika arasında olmalıdır.Termal havuz içinde yüzülmemeli, fazla hareket etmeden dik veya oturur pozisyonda durulmalıdır. Fazla hareket dolaşım sisteminde aşırı yüklenmelere sebepolur. Su içi egzersiz yapılacaksa vücudun ne sıcak ne de soğuk hissettiği 34ºC-35ºC veya daha düşük sıcaklıklarda sular kullanılmalıdır. Kesinlikle daha sıcak sularda egzersiz yapılmamalıdır. Suyun kaldırma kuvvetinden dolayı su içinde egzersiz kolay yapılır. Su içinde hareket deriden mineral ve gaz emilimini artırır.Tedavi süresince vücudunuzu üşütmemeli, yün elbise, kalın çorap ve kapalı ayakkabı giymelisiniz. Kişi banyodan sonra mutlaka iyice kurulanmalı ve termal konfor koşullarına uygun ısıtılmış (24ºC-25ºC sıcaklıkta) bir odada yarım ile bir saat kadar dinlenmelidir. Yatakta terleme süresi geçmeli, terli çamaşırlar değiştirildikten sonra kısa bir yürüyüş yapmalıdır. Dinlenmeden sonra kişi masaj veya egzersize alınabilir veya sportif aktivitelere katılabilir. Yine bu arada kişiye gerekirse fizik tedavi modaliteleri de uygulanabilir.Dört-beş banyodan sonra özellikle içme için tedavide kaşınmaya benzer durumlar ortaya çıkabilir. Bunlar önemsizdir, bir süre sonra kaybolur. İÇME KÜRLERİBalneoterapide termo-mineral sularla yapılan banyolardan sonra en çok kullanılan yöntem, doğal mineralli suların belirli bir sürede, gün boyu bölünmüş dozlarda ve belirli miktarlarda içilmesi ile yapılan içme kürleridir. Elverişli kaplıca suyunun uygun sıcaklıklarda özellikle oda sıcaklığında içilerek kullanılabilmektedir. Bazı maden suları ihtiva ettikleri minerallerin özelliğinden dolayı içilmekle fayda verirler. Özellikle içme için tedavide kaşınmaya benzer durumlar ortaya çıkabilir. Bunlar önemsizdir, bir süre sonra kaybolur.Genel olarak içten tedavi adını alan bu kürün deri altına şırınga, buğu, serpintileme, gargara, lavaj gibi türleri de vardır. Günde kaç defa, ne zaman ve ne miktarda içileceği yine doktor tarafından tavsiye edilmiş olmalıdır. Kronik hastalıklarda tavsiye edilir. Süresi 3-6 hafta olmalıdır. Birinci gün; aç karnına bir defada 6 su bardağı (1.5 litre); ondan sonraki günler; sabah, öğle ve akşam yemeklerinden yarım saat önce ikişer su bardağı içilir.Burada kullanılan mineralli suyun kimyasal birleşimine bağlı olarak, sindirim sistemi organ ve fonksiyonları üzerinde doğrudan, böbrekler ve idrar yolları üzerinde ise, dolaylı etkiler ortaya çıkar. Ayrıca, kür tarzında belirli bir sürede ve belirli miktarlarda mineralli suların içilmesi ile organizma üzerinde genel olarak olumlu bir etki (resorbtif etki) de gelişir. Bu etki kendini fizyolojik ve patolojik süreçlerde bir dizi olumlu ve terapötik değişimlerle gösterir.Termomineral suların sindirim yoluyla alınması diye de tanımlanabilen içme kürleri mineralli suyun kompozisyonuna göre endikasyon kazanır, içme küründe kullanılan su miktarı da arzulanan etkiye bağlı olarak değişir. Örneğin, magnezyum sülfatlı sular az miktarda alınırlarsa kolagogik etki, fazla miktarda alınırlarsa laksatif etki gösterirler. Yine, hastanın bir kaplıca kürü sırasında etkisine maruz kaldığı (banyo sırasında deriden, inhalasyonla solunum mukozasından ve içmede gastrointestinal mukozadan absorbsiyon ile) tüm minerallerin kümülatif etkisi göz önünde tutulmalıdır.

KAPLICADA KARACİĞER VE SAFRAKESESİ HASTALIKLARI TEDAVİSİ

Leave a comment

KAPLICADA KARACİĞER VE SAFRAKESESİ HASTALIKLARI TEDAVİSİ
Siroz başlangıcında, karaciğer iltihabı (hepatit) tedavisinden sonra, kalıtımsal sarılıklarda, safra kesesi taşlarının tedavisinden sonra yeni taş teşekkülünü önlemek için kaplıca kürleri tavsiye edilmektedir. Safra kesesi tenbelliğinde, safra kesesi ameliyatlarından sonra ortaya çıkan hazımsızlıkların tedavisinde maden suları çok iyi neticeler vermektedir.Karaciğer ve safrakesesi hastalıklarında sodalı ve sülfatlı sular kullanılmaktadır. Karaciğer, pankreas hastalıklarında; karbonatlı, hidrokarbonatlı ve sülfatlı sulardan faydalanılır.

Uyarı:İlerlemiş siroz ve hepatit hastalıklarında kaplıcaya gidilmemelidir. Kanama ve akıntıyı artıracağından tehlikeli sonuçlar doğurması kuvvetle muhtemeldir.Her kaplıcanın özelliğine göre bir faydalanma biçimi vardır. Kiminin suyu içilirken kimi ile banyo yapılır, bir diğerinin çamur veya buharından yararlanılır. Doktora danışmadan, kulaktan dolma bilgi ile kaplıcaya gitmemek gerekir. Hangi kaplıcanın hastalığınıza iyi geleceğine, ne kadar müddetle faydalanacağınıza ancak doktor karar vermelidir. Günde kaç defa, ne zaman ve ne miktarda kür uygulanacağı yine doktor tarafından tavsiye edilmiş olmalıdır

Kaynak :http://afacantermalotel.tripod.com/hastalik/karaciger.htm

Not : Kaplıca Yönetmeliğine göre T.C. sağlık Bakanlığından Kaplıca İşletme İzni Alanların listesi illere göre düzenlenmiş ve bu tesislerde hangi hastalıkların tedavi olabileceği (Endikasyonu) belirtilmiştir. Sağlık Bakanlığından ruhsatlı tesisler ile bu tesislerde hangi hastalıkların tedavi edilebileceği hakkında bilgi almak için lütfen sağdaki İlleri tıklayınız. Örneğin Çanakkale İlindeki Ruhsatlı Kaplıca Tesisleri ve bu tesislerde tedavi edilebilecek hastalıklar hakkında bilgi almak için “Çanakkale Kaplıca Tesisleri “ni tıklayınız.

KAPLICADA SAFRA KESESİ HASTALIKLARI TEDAVİSİ

Leave a comment

KAPLICADA SAFRA KESESİ HASTALIKLARI TEDAVİSİ

Safra kesesi hastalıklarında sodalı ve sülfatlı sular kullanılmaktadır. Safra kesesi taşlarının düşürülmesi ve tedavisinden sonra yeni taş teşekkülünü önlemek için kaplıca kürleri tavsiye edilmektedir. Safra kesesi tenbelliğinde, safra kesesi ameliyatlarından sonra ortaya çıkan hazımsızlıkların tedavisinde maden suları çok iyi neticeler vermektedir.Halk arasında “acı su” tabir edilen az mineralli sülfatlı sular aç karnına, günde 2 defa, 1-2 bardak içilerek alınır. Şifalı suların içilmesi safra kesesinin temizlenmesine neden olur ve taş bulunan hastalarda düşmesini sağlar. Ayrıca safra kesesi taşlarını erittiği gibi, yeni taşların oluşmasını da engellemektedir.Safra ifrazının azlığı ile ortaya çıkan ishal, asabi ishal, bazı gıdalara karşı hassas midelerin sebep olduğu ishal, tokluk ishali ve spazmlı kolitlerde tuzlu sodalı sular ve radyoaktif az mineralli sular tavsiye edilmektedir. Safra kesesi pankreas hastalıklarında; karbonatlı, hidrokarbonatlı ve sülfatlı sulardan faydalanılır.

Uyarı : Her kaplıcanın özelliğine göre bir faydalanma biçimi vardır. Kiminin suyu içilirken kimi ile banyo yapılır, bir diğerinin çamur veya buharından yararlanılır. Doktora danışmadan, kulaktan dolma bilgi ile kaplıcaya gitmemek gerekir. Hangi kaplıcanın hastalığınıza iyi geleceğine, ne kadar müddetle faydalanacağınıza ancak doktor karar vermelidir. Günde kaç defa, ne zaman ve ne miktarda kür uygulanacağı yine doktor tarafından tavsiye edilmiş olmalıdır.

kaynak :http://afacantermalotel.tripod.com/hastalik/safra.htm

Not : Kaplıca Yönetmeliğine göre T.C. sağlık Bakanlığından Kaplıca İşletme İzni Alanların listesi illere göre düzenlenmiş ve bu tesislerde hangi hastalıkların tedavi olabileceği (Endikasyonu) belirtilmiştir. Sağlık Bakanlığından ruhsatlı tesisler ile bu tesislerde hangi hastalıkların tedavi edilebileceği hakkında bilgi almak için lütfen sağdaki İlleri tıklayınız. Örneğin Çanakkale İlindeki Ruhsatlı Kaplıca Tesisleri ve bu tesislerde tedavi edilebilecek hastalıklar hakkında bilgi almak için “Çanakkale Kaplıca Tesisleri “ni tıklayınız.

Şıhlar Nezle (Nuzla) Suyu:

Leave a comment

Korgun İlçesi’ne bağlı Şıhlar (Karatepe) Köyü yakınlarındaki bir dere yatağının kenarındadır. Korgun’a 8, Merkez İlçe’ye 26 km. mesafede bulunan maden suyuna Çankırı-Ilgaz Karayolunun 23. km.’sinden ayrılan 3 km.’lik stabilize bir yolla ulaşılır. 12 ,0°C sıcaklığındaki suyun betonla çevrili bir çeşmesi bulunmaktadır. Soğuk, alkalik ve toprak alkalik, bikarbonatlı, karbogazoz bir içme suyu olan Şıhlar Nezle Suyu, İçme kürleri ile değerlendirilmektedir.

Gümüşkent İçmecesi

Leave a comment

Gümüşkent kasabasının hemen yakınında bulunan bu içmece, kısmen doğal, betonlaşmış bir havuzun içinde kaynamaktadır. İkinci bir havuzda toplanan su, bahçe sulamasında kullanılmaktadır. Gümüşkent İçmecesi, toprak alkali, bikarbonatlı ve bol karbondioksitli bir maden suyudur. İçme olarak değerlendirildiğinde metabolizma hastalıklarında karaciğer ve safra kesesi hastalıklarında yararlı olmaktadır

Türkiye'de Termal Turizm

Leave a comment

Türkiye jeotermal kaynak zenginliği ve potansiyeli açısından Dünyada ilk yedi ülke arasında yer almakta olup, Avrupa’da birinci sıradadır. Ülkemizin termal suları, hem debi ve sıcaklıkları hem de çeşitli fiziksel ve kimyasal özellikleri ile Avrupa’daki termal sulardan daha üstün nitelikler taşımaktadır. Termal sularımız doğal çıkışlı ve bol su verimli, eriyik maden değeri yüksek, kükürt, radon ve tuz bakımından zengindir. Ülkemiz sıcaklıkları 20 ºC’nin üzerinde debileri ise 2–500 lt/sn arasında değişebilen 1500’den fazla kaynağa sahip bulunmaktadır.
Deniz kıyısında bulunan termal kaynaklar turizm çeşitliliği açısından önemli avantajlar sağlamaktadır. Ayrıca dağcılık ve ormanlık bölgelerinde bulunan termal kaynaklar ise çevre ve doğa kullanımı dolayısıyla farklı çekici unsurlara sahiptir.
Termal turizmin sağladığı olanaklardan bazıları;
• 12 ay turizm yapma imkanı, • Tesislerde yüksek doluluk oranına ulaşılması,• Yüksek istihdam oluşturulması, • Diğer alternatif turizm türleri ile kolay entegrasyon oluşturarak bölgesel dengeli turizm gelişmesinin sağlanması, • Termal tesislerde insan sağlığını iyileştirici aktiviteler yanı sıra sağlıklı-zinde insan yaratma, eğlence ve dinlenme olanaklarının da bulunması, • Kür merkezi (tedavi) entegrasyonuna sahip tesislerin maliyetini çabuk geri ödeyen karlı ve rekabet gücüne sahip yatırımlar olmasıdır.
Ülkemizde 46 ilde 190 civarında kaplıca tesisi bulunmaktadır. Kültür ve Turizm Bakanlığından termal amacına yönelik olarak (Sağlık Bakanlığınca kür merkezi uygun görülen) turizm yatırım belgesi almış 10 tesisin yatak sayısı 2.461, turizm işletme belgesi almış 30 tesisin yatak sayısı ise 8.562’dir. Yaklaşık olarak 16.000 yatak kapasiteli 156 tesis ise yerel idare tarafından belgelendirilmiştir. Tedavi etkeninin belli dozda, seri halde, düzenli araliklarla, belli sürelerle tekrarlanarak verilmesi ile uygulanan tedavi yöntemidir.

Kaynak :17.02.2008 http://www.kultur.gov.tr/TR/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFF4A7164CD9A18CEAEB245F029F97056F0

Older Entries